“Kooperatifler bir ülkenin mihenk taşıdır” 21 Aralık 2018 Cuma 15:05 Kooperatifçilik yeryüzünün en büyük sosyoekonomik akımı niteliğini taşımaktadır. Kooperatifler; ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar ve istekleri müşterek sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk bir teşkilattır. Tarımsal kooperatifler üzerinde durulması gereken bir konudur Ülkemizde tarım ve hayvansal üretim yapan kooperatiflerin güvenli gıda kapsamında stratejik önem arz eden bir yapı içerisinde devletin milli bir bakış açısıyla ve desteğiyle yeniden kurgulanması ve hayata geçirilmesi kaçınılmazdır. Gıda; dünyanın yani ülkelerin, insanların en temel birincil ve yaşamsal ihtiyacıdır. Toplumun sağlığı en büyük kazanç ve sermayedir. Hiçbir savaş gıdasız kazanılamaz hiçbir barış gıdasız sürdürülemez. Yaşamın ana kaynağı sağlıklı ve sürdürülebilir gıdadır. Bugün ülkemizde tarım ve hayvancılık sürdürülemez bir durum almıştır. Çiftçi daha toprağını ekime hazırladığında borca girmiş ektiğinde ise zarar etmiş bir durumdadır. Hayvancılıkta da durum aynıdır. Yem ve diğer maliyetler toplam kârı geçti et ve süt ürünlerini ithal eder duruma geldik zaten eti bildiğiniz gibi 10-15 yıldır ithal ediyoruz. Sadece eti ithal etmiyoruz biliyorsunuz buğday, arpa, mercimek, nohut, fasulye, pirinç, patates, soğan, mısır, ayçiçek gibi topraklarımızda bolca yetişen binlerce yıl ürettiğimiz bu tarımsal ürünleri de ithal ediyoruz. Her ülkenin kendine özgü yapısı, coğrafyası, iklimi, insan potansiyeli vs vardır. Devlet bir orkestra şefi gibi bu yapıyı en iyi şekilde organize eder ve birbiriyle en verimli şekilde icrasını sağlar. Artık toprağını ekemez hayvanını yetiştiremez hale gelen çiftçiyi kurtaracak en önemli yapı kooperatiflerdir. Morali bozulmuş motivasyonu çökmüş çiftçiyi ancak devlet destekli kooperatifler kurtarabilir. Gıda güvenliği için sağlıklı gıda için sürdürülebilir gıda için kendi tohumlarımızı yetiştirip ekmemiz için kendi hayvanlarımızı yetiştirmemiz için daha aydınlık halkıyla birlikte kalkınmış, barışık bir Türkiye için modern tarımı ve hayvancılığı yeniden kurmak inşa etmek kendi kendine yeten ülke durumuna yeniden getirmek zorundayız… Neden Kooperatifçilik? Yukarıda değindim gibi aşırı girdi maliyetlerinden dolayı çiftçi tarım ve hayvancılık yapamaz hale geliyor ve ekilebilir verimli topraklarımızın boş atıl halde, katma değer üretecek yapıdan uzaklaşıyor. Gıda güvenliği ve tarımsal üretimin sürdürülebilir yapısının ortadan kalkmış olması tarım ve hayvancılık alanında büyük bir nüfusun istihdam edilememesi, hatta kalifiye olmayan bu nüfusun şehirlere doğru göç ederek şehirlerde öngörülemeyen sonuçlara yol açabilme durumları gibi nedenleri sayabiliriz. Kooperatifler her şeyden önce sektörel anlamda ele alınmalı ulusal üretim, bölgesel üretim, planlı üretim, katma değeri yüksek işlenebilir, ihraç edilebilir stratejik ürünler üreten, istihdam sağlayan modern anlamda ekonomik değer üreten yapılar şeklinde yeniden yapılandırılmalıdır. Birlikte ortaklık anlayışı ile demokratik kontrol edilebilir halkın üretim ve yönetim alanında sorunlarını tespit edip çözümlerini kendilerinin çözebildiği yapı kurulmalı ve devletin aldığı kararlara uyulmalı… Devleti temsil edenlerinse daha iyi yarar sağlayacak çözümleri varsa önermelidir. Kooperatifler her şeyden önce insanidir. Sosyal ve demokratik bir yapıdır. Kooperatifler atıl kaynakların harekete geçirilmesi, sermayenin tabana yayılması, dezavantajlı kesimlerin kendini ekonomik ve sosyal güvenceye alarak ekonomiye dahil olması ve küçük girişimlerin birleşerek büyük aktörlere dönmesini sağlama noktasında en etkili girişim modeli olarak öne çıkarılmalıdır. Ayrıca kooperatiflerde üretilen her türlü ürünlerin tüketiciye ve pazara ulaştıracak organizasyonu yapılmalı lojistiğinden soğuk hava depolarına soğuk zincirden tüketici marketlerine hatta ihracatına kadar olan yapı kurulmalıdır. Kooperatifler tarımı ve hayvancılığı yeniden diriltebilir. Atıl kalmış ya da kalmakta olan topraklarımızı yeniden üretime katar istihdama ve ülke ekonomisine yeniden katkı sağlayabiliriz. Tüm bunlar için devletin kısa, orta ve uzun vadeli kooperatif modelini ortaya koyup hayata geçirmesi gerekir. Aksi taktirde uluslararası örgütlü şirketlerin GDO‘lu ürünlerini yemeye, İsraillin soysuz tohumlarını kullanmaya, hastalanıp GDO’cu şirketlerin ilaçlarını kullanmaya, topraklarımızı atıl ve terk etmeye hatta borçlardan dolayı tarım arazilerimizin bankalar yoluyla dış güçlerin eline geçmesine engel olamayız. Bugün dünyamız derin ekonomik krizler; giderek artan gıda güvenliği ihtiyacı; artan çevre kirliliği ve iklim değişiklikleriyle karşı karşıyayken kooperatiflerin ortaya koyduğu ekonomik işletme modeli daha fazla önem arz etmeye başlamıştır. İşsizliğin önlenmesi ve sürdürülebilir istihdam politikalarında da kooperatifler, önemli bir ekonomik aktördür. Şirketler her türlü krizden derin etkilenirken kooperatifler birçok krizden etkilenmemiş sürdürülebilir ekonomik yapılarıyla istihdam ve üretime daha çok katkı sağlamışlardır. Özellikle yüksek sosyal sermayeye sahip ülkeler, (İsveç, Norveç, Kanada) aynı zamanda iyi işleyen kooperatifçilik sistemine sahip ülkelerdir. Bu açıdan, sosyal sermayenin arttırılmasında diğer faktörlerin yanında, kooperatifler gibi dayanışma örgütlerinin önemli bir katkısı olduğu kaçınılmazdır. Kooperatifçilik Türkiye’de gelişmekte olan ülkelerde komünizmin uzantısı olarak lanse edildi. Buna karşın en büyük kooperatifçilik ABD’de yer almaktadır, gerek cirosuyla gerekse de üye sayısıyla… Kapitalizmin 5 sembol ülkesi; başta ABD olmak üzere, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya olarak karşımıza çıkıyor. Sadece Amerika’da 2010 yılı nüfus sayımı verilerine baktığımızda 310 milyon nüfus bulunuyor ama 350 milyon kooperatif üyesi mevcut. Bu da gösteriyor ki her bir kişi birden çok kooperatife üyedir. O halde hani kooperatifçilik komünist rejim sistemiydi. 2016 rakamlarına göre en büyük 300 kooperatifin ciro toplamı 2 Trilyon 50 Milyar doları geçti En büyük 300 sıralamasında ilk 10’a giren kooperatif işletmeler ve bulundukları ülkeler aşağıdaki listede gösterilmekte: 1. Groupe Crédit Agricole (bankacılık), Fransa 2. Groupe BPCE (bankacılık), Fransa 3. BVR (bankacılık), Almanya 4. Zenkyoren (sigortacılık), Japonya 5. REWE (perakende ticaret), Almanya 6. Group Nippon Life (sigortacılık), Japonya 7. ACDLEC – E. Leclerc (perakende ticaret), Fransa 8. Groupe Crédit Mutuel (bankacılık), Fransa 9. Zen-Noh (sigortacılık), Japonya 10. State Farm (sigortacılık), ABD En büyük ilk beş kooperatif cirolarına göre şöyle sıralanıyor: Credit Agricole (Fransa): 90,21 Milyar $. BVR (Alman koop. bankaları birliği): 70,05 Milyar $ Groupe BPCE (Fransa koop. bankaları netwörkü): 68,96 Milyar $ NH Nonghyup (Güney Kore Tarımsal Koop.lerinin Sigorta Kolu): 63,96 Milyar $ State Farm (ABD’de bir mütüel): 63,73 Milyar $ (Bu mütüel 2014 yılında Kanada’nın Desjardins Koop. Grubu tarafından satın alındı). Türkiye’deki Tarımsal amaçlı ve tarım dışı amaçlarla kurulan kooperatifler Kooperatifleri tarımsal amaçlı ve tarım dışı amaçlarla kurulanlar olarak ikiye ayıracak olursak; ülke genelindeki yaklaşık 84.000 kooperatiften, 13.000’inin tarımsal amaçlı, 71.000’inin tarım dışı amaçlarla kurulmuş olduğu görülmektedir. Kooperatifler içinde sayıca en fazla sayıya sahip olan tür ise konut yapı kooperatifleridir. Toplam 54.996 konut yapı kooperatifi bulunmaktadır ki, bu rakam toplam kooperatif sayısı içinde yüzde 65’lik bir payı ifade etmektedir. Kooperatifçiliğin güçlü ve güçsüz yanları… Ülkemizdeki kooperatifçiliğin güçlü ve güçsüz yanlarını tartışalım. Türkiye’de uzun süreli ve köklü bir kooperatifçilik deneyiminin bulunması ve kooperatifçilik teriminin Anayasa’da kendine yer bulması güçlü ve kabul edilebilir olumlu özelliği iken; kooperatif içinde kişiler arası birbirine güven duygusunun azlığı, ortakların eğitim seviyesinin düşüklüğü, profesyonel yönetici istihdam edilmemesi, birim kooperatiflerin az ortaklı ve küçük ölçekli bir yapıya sahip olmaları olumsuz özellikleri arasında geliyor. Bunun gibi pek çok örnek mevcuttur. Ayrıca kooperatiflere yönelik devlet desteklerinin giderek azalması ve bu alanda yapılan çalışmaların günden güne erimesi dolayısıyla kooperatifler ciddi bir tehdit altındadır. Eğer kooperatifçiliğin önemini anlarsak ülkemiz adına sayısız başarıya imza atmış oluruz. Ülkemizde kooperatifçiliği kendi kaderine bırakmak yerine çözüm üretmeyi ve üzerimize düşen görevleri bir an önce yapmalıyız. Bu içerik 2444 defa okundu. DİĞER HABERLER Sivkon Sivas Konfederasyonu 3. Olağan genel kurulunda Metin Yarım Başkanlığında liste seçimi ile devam. Şenel ÇOBANOĞLU, ZASİAD’ın 6. Dönem Başkanı olarak seçildi.DİVSİAD GENEL KURUL“50’den fazla ülkeye Paslanmaz çelik ihraç ediyoruz”Demir Çelik Ürünlerinde Güvenilir Çözümler“Yeni fabrika yatırımlarımızla pazar payımızı arttırmayı hedefliyoruz”DİVRİĞİ’Lİ ÖĞRENCİLERE TABLETLER TESLİM EDİLDİAnkara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi’nde performans testleri başladıSivas'ın Pamukkale'si Altınkale hizmete açıldıSivas Ticaret ve Sanayi Odamız (STSO) Şubat ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Çetin Yıldırım başkanlığında gerçekleştirildi.