Okuyucularımız için sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1973 doğumluyum. 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Yaklaşık 17 yıldır marka ve patent vekilliği ile iştigal ediyorum. 2000 yılından beri de Adres Patent’in Genel Müdürüyüm.

Şirketinizin patent ve marka konusunda göstermiş olduğu hizmetler ve bu hizmetlerin kapsamından bizlere bahseder misiniz?

Adres Patent, 2000 yılında kuruldu. O tarihten beri şirketlere marka ve tescil danışmanlığı yapıyoruz. Aynı zamanda şirketlerin markalarının yurtdışındaki tescil işlemlerini de gerçekleştiriyoruz. Kısacası şirketlerin fikri ve sınai mülkiyet haklarının hem ülkemizde hem de tüm dünyada tescil çalışmalarını üstleniyoruz. Bunun yanında patent, marka ve tasarımla ilgili yurtdışında da danışmanlık hizmetlerimiz oluyor.

Müşterilerinizin araştırma, geliştirme faaliyetlerini daha etkin yürütebilmesi için ne gibi hizmetler sunmaktasınız?

Biz sadece müşterilerimizin markalarını tescil etmekle kalmıyoruz, aynı zamanda yeni ürün geliştirmeleri konusunda onlara yol gösteriyoruz. Özellikle yurtdışındaki patentlerin araştırılması, yeni fikirler sunulması ve ortaya çıkarılan ürünlerin daha önce başka şirketler tarafından geliştirilip geliştirilmediği gibi konuların incelenmesi yönünde de hizmetlerimiz oluyor.
Bir firma yeni bir ürün geliştirdiğinde, onu piyasaya vermeden önce benzerlerinin ülkemizde veya dünyanın herhangi bir ülkesinde başkaları tarafından yapılıp yapılmadığını, patent, fayda veya tasarım tescilliği ile koruma altına alınıp alınmadığının araştırılmasını istediğinde, Ar-ge ekibimiz ve mühendislerimizle birlikte çalışıyoruz. Bu anlamda müşterilerimize bir nevi Ar-ge hizmeti de vermiş oluyoruz.

 Marka değerlemesi konusundaki girişimlerinizinden bize bahseder misiniz?

 Şirketimizin gerçekleştirdiği çalışmaları, katma değerli hizmetler ve marka değerleme hizmeti olarak ifade edebiliriz. Bazı şirketlerin marka satın alma ihtiyaçları da olabiliyor. Bu konuda markalara değer biçilmesine ilişkin bir çalışma yürütüyoruz. Bunun yanı sıra bir şirket kurulacağı zaman marka, patent ve tasarımla alakalı hakların sermaye olarak eklenmesi de mümkün olabiliyor. Yine bu konuda da değerleme hizmeti sağlıyoruz.

Yabancı sermayenin markalaşmaya etkisi nedir? Siz Türkiye’yi bu konuda hangi noktada görüyorsunuz?

 Yabancı sermayeli firmaların özellikle Türkiye’deki patent, marka ve tasarım haklarının koruma altına alınmasıyla ilgili bazı tedirginlikleri vardı. Anayasa Mahkemesi; patent, marka ve tasarımla ilgili bazı maddeleri iptal etmişti. Marka ile ilgili maddeler çıktı, ancak tasarım, patent ve fayda ile ilgili maddeler halen mecliste bekliyor. Meclisin açılmasıyla birlikte bu kanun yasalaşacaktır diye düşünüyorum.

Çünkü yabancı sermaye korunmadığı bir alana girmek istemiyor. Eğer ürünlerinin taklidi çıkarsa ve cezasız kalırsa, bu konuda mağdur olacaklardır. Patent, fayda, marka ve tasarım hakları daha iyi korunduğu takdirde, yabancı sermaye de bu konudaki tereddütlerini ortadan kaldırabilir. Yaptıkları yatırımın taklit edilmemesi buna bağlı. Avrupa toplumundan ülkemize yılda yaklaşık 6 bin civarında Avrupa patenti tescili yapılıyor. 15 civarında da yabancı marka tescili yapılıyor. Bu konuda çok geride olmamamızla birlikte, Türkiye’deki ihracatçıların ülke dışındaki markalarına dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türk firmaları markalarını yurtdışında yeterince koruma eğiliminde değiller. 


Sanayi alanında yaşanan gelişmeler Türkiye’deki patent bilincini ne yönde etkilemektedir? Sizce bu konuda gösterilmesi gereken tutum nasıl olmalıdır?

Türkiye’de 60 bin civarında ihracatçımız bulunuyor. Ancak tescil edilen marka sayısı 10 bin civarında. Yani 50 bin firma markasını yurtdışında tescil ettirmemiş durumda. Dolayısıyla yurtdışında Türk markaları sahipsiz kalıyor. Bir firma bin dolar harcayarak markasını tescil ettirebilecekken, on binlerce dolar mahkeme masrafı ödeyerek markasının başkaları tarafından yapılan tescili iptal ettirmeye çalışıyor. Bu da Türk firmalarının yurtdışında markalaşmasının önüne geçiyor. Bu nedenle firmalara ihracat yapacakları bütün ülkelerde markalarının tescilini yaptırmalarını öneriyoruz.

Türkiye’de şirketler bir adım öne çıkmak için neler yapmalı? Bu konuda izlemeleri gereken rotayı nasıl belirlemeliler?

Bir adım öne çıkmak isteyen her firmanın, öncelikle bir inovasyon projesi olması gerekir. Her firma ancak yenilikçi ürünleri sayesinde piyasa ile rekabet edebilir. Özellikle fason üretimden ziyade kendi markalarını üretmeliler. Bunun yanı sıra mutlaka Ar-ge departmanlarının olması önemlidir.

Önümüzdeki dönem hedef ve projeleriniz nelerdir?

Şu anda Adres Patent’te yaklaşık 100 kişi çalışıyor. İstanbul’un yanı sıra İzmir, Denizli ve Ankara’da da şubelerimiz bulunuyor. Türkiye’de 500 milyar ihracat potansiyeli olduğunun farkındayız ve biz de 2023 yılı planlamamızı yaptık. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Türk markaları yurtdışında sahipsiz kalmamalı

“Adres Patent, 2000 yılında kuruldu. O tarihten beri şirketlere marka ve tescil danışmanlığı yapıyoruz. Aynı zamanda şirketlerin markalarının yurtdışındaki tescil işlemlerini de gerçekleştiriyoruz. Kısacası şirketlerin fikri ve sınai mülkiyet haklarının hem ülkemizde hem de tüm dünyada tescil çalışmalarını üstleniyoruz.”
“Biz sadece müşterilerimizin markalarını tescil etmekle kalmıyoruz, aynı zamanda yeni ürün geliştirmeleri konusunda onlara yol gösteriyoruz. Özellikle yurtdışındaki patentlerin araştırılması, yeni fikirler sunulması ve ortaya çıkarılan ürünlerin daha önce başka şirketler tarafından geliştirilip geliştirilmediği gibi konuların incelenmesi yönünde de hizmetlerimiz oluyor.”

“Türkiye’de 60 bin civarında ihracatçımız bulunuyor. Ancak tescil edilen marka sayısı 10 bin civarında. Yani 50 bin firma markasını yurtdışında tescil ettirmemiş durumda. Dolayısıyla yurtdışında Türk markaları sahipsiz kalıyor.”