Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

1995 İstanbul Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden mezunum. Evli 2 tane çocuk annesiyim. 2012 yılı itibariyle eşimle birlikte DMY Mühendislikte profesyonel yönetici olarak çalışıyorum. Daha öncesinde özel bir sektörde, Bilgi İşlem Bölümünde 16 yıl kadar çalıştım. Sonrasında özel sektörde çalışmaktan vazgeçerek DMY de kurumsallaşma çalışmalarını ilerletmek amacıyla kendi şirketimizde çalışmaya karar verdim.

DMY Mühendisliğin kuruluşuyla ilgili bizi bilgilendirir misiniz?

İnşaat sektöründe Elektromekanik alanda sektörünün öncü firmalarından biri olmaya aday olan firmamız; Uzun bir süre yabancı ve özellikle Japon firmalarıyla çalışmış ve deneyim kazanmış genç bir ekip tarafından 2007 yılında, mühendis kökenli bir genç bir ekip tarafından kurul muştur. DMY Mühendislik, kurulduğu zamandan bu yana fabrika, tünel, toplu konut, bina ve yapısal projelere başarıyla imza atmasının yanında, havalimanı, özel endüstriyel tesisler ve enerji santrali kurulumu gibi özel uzmanlık gerektiren alanlarda da çalışmalara başlamıştır. Japon çalışma disiplinini ve kalite anlayışını kazanmış olan DMY Mühendislik kadrosu bu sayede projelerinde daima yüksek standardı müşterileri ile paylaşmayı bilmiştir. DMY Mühendislik, elektromekanik alanda danışmanlık, projelendirme, taahhüt hizmetlerini yurtiçinde sürdürmesinin yanında, yeni başlamış olduğu yurtdışı işlerini de artırarak devam edecektir.



Kurulduğu günden beri sürekli büyümeyi kendine hedef alan şirketimiz 2012 yılında sermayesini 20 kat, yıllık cirosunu da 3 kat arttırmıştır. Hedeflemiş olduğu sektörlerde daha kalite hizmet verebilmek için bünyesinde kurumsallaşma ve bilişim altyapısını kurma çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmalar bittiktikten sonra sektörünün kalite standartları olan ISO 9001 ve İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS 18001) belgelerini almayı hedeflemektedir. Sektörümüz zor bir sektör. Elektronik mekanik işleriyle ilgileniyoruz. Bu sektör anlık şeylerle alanın değiştiği bir sektör… Çeşitli ilişkiler dönüyor işi alırken. Bizse işi genellikle mühendislik bilgimizle alıyoruz. Müşterilerimiz bizle çalışmaya karar verdiklerinde bizi tanıyorlar.

Sonraki bir çalışmada müşterilerimiz kendileri bizi tercih ediyorlar. En zor süreç kendimizi tanıtma süreci; bizi tanıdıktan sonraki süreçte her şey çok daha kolay oluyor zaten. Kurumsallaşma çalışmalarımızı, kurumsal yönetim ve sürdürülebilirlik üzerine profesyonel bir firma olan CGS firması Güler Manisalı hoca ve ekibiyle ile sürdürmekteyiz.Kurumsallaşma sürecine bize iten en önemli nokta lig atlama isteğimiz. Ligi değiştirdiğiniz zaman muhatap olduğunuz çevre de farklılaşıyor. Böylece yönünüzü daha kolay çizebiliyorsunuz. Biz başta Japon firmalar ve otomotiv firmaları olmak üzere çeşitli uluslararası firmalar ile iş yapma deneyimine sahip, akıllı, esnek, fark yaratan bir şirkettiz. Alt kadromuzda bizi oldukça iyi destekliyor. Böyle bir kadroyla aynı ligde kalmak şirketimize haksızlık olurdu zaten.

İleriye dönük projelerinizden kısaca bahseder misiniz?

Şu anki hedefimiz, yurtiçindeki müşteri portföyümüzü değiştirmek. Kendi sektörümüzde yaptığımız gözlemler sonucu, yurtdışı deneyimi olmayan firmaların uzun soluklu olmadığı ve büyüyemediğini gördük. Bundan dolayı, 2013 yılında yurtdışına açılmayı hedefliyoruz. Türk firmaları genellikle Irak ve Rusya ile çalışıyor. Sektörümüz bu ülkeleri tercih ediyor diye, aceleci davranmak istemiyoruz. Biz bu ülkelerin yanında Afrika’yı da çok stratejik buluyoruz. Biz öncelikle girmek istediğimiz ülkelerin koşullarını araştırıp, gerçekten uygunsa girmeyi düşünüyoruz. Hiçbir kazanım elde etmeden geri dönmek istemiyoruz. Bu sebepten öncelikle ön analizlerinin iyi yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

2012 firmanız açısından nasıl geçti?

DMY asıl büyüme hedefini 2011 yılında yakaladı. 2012 yılında asıl uzmanlık alanlarımız olan Havalimanı, Özel Endüstriyel Tesisler, Karayolları Aydınlatma ve Tüneller, Hastaneler de iyice kendini yapılandırdık. Kadro ve altyapısını güçlendirdik. 2012 de Özellikle İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanında almış olduğumuz Aron1&2 işlerini ve devamında aldığımız Hangar işiyle havalimanında güçlü oyuncular arasına girdiğimizi düşünüyorum. Yine 2012 de Ankara yapmış olduğumuz OASİS firmasının yeni fabrikası işinde, temiz oda ve sterilizasyon birimlerinin elektromekanik dizayn, montaj ve devreye alma faaliyetleriyle hastane ve endüstriyel tesislerdeki uzmanlığımızı iyice pekiştirmiş olduk.

Sivas için planlanmış bir yatırım projeniz var mı?

Bizim Sivas ile ilişkilerimiz yazdan yaza orayı ziyaret etmemizle sınırlı. Ama burada yöre dernekleri olsun, Sivas’ın kendi ana derneği olsun onları mutlaka destekliyoruz. Maddi, manevi desteklerde bulunuyoruz. Manevi desteğimiz çok daha fazla oluyor. Sanayi alanında şu an Sivas’a ilgili pratiğe dönüşmüş bir faaliyetimiz yok. Ama devletin teşvikleri, yöremizin coğrafyası ve iklimi gereği orada kurulacak rüzgar gülü vb. yenilenebilir enerji kaynağı yatırımlarıyla hem Sivas için hem de insanlık için iyi şeyler yapabileceğimizi düşünüyoruz. Dediğim gibi bunlar şu an planlama aşamasında. Destek verebildiğimiz kadarıyla öğrencilere destek vermeye çalışıyoruz.

Sivas’ın Dünya’da ve Türkiye’deki konumu hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Sivas’ın önemi “Sivas Kongresi”nden belli olmuştur zaten. Sivas’ın, Ankara’nın ön plana çıkmasıyla birlikte biraz önemini yitirdiğini düşünüyorum. Türkiye’nin ortasında çok büyük bir ilimiz, çok farklı kültürlerin bir arada barındıran bir şehir. Genel olarak bakıldığında, Türkiye’nin politikasıyla alakalı olarak, batıya yapılan yatırımların Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Anadolu’ya yönelmesi gerektiğini düşünüyorum. Devlet burada ne kadar başarılı bilmiyorum... Şu anki, tabloya baktığımızda başarıdan bahsetmenin pekte mümkün olmadığı kanaatindeyim. Daha doğrusu bir şeyler yapılmaya çalışıyor, fakat sürdürülebilirliği yok. Bildiğim kadarıyla Sivas’a teknopark kurulmuş. Eğitim anlamında ataklar var. Bunu duyduğumda çok sevindim.Çünkü biz üniversitelerden mezun olduğumuzda mezun olduğumuz şehirlerde kaldık. Yani doyduğumuz yer doğduğumuz yer gibi oldu. Orada mezun olan bir mühendis orada kalacak ve şehrin kalkınmasına yardımcı olacak. Biz düzenimizi burada kurduk; ama gidişatın ne olacağı tabii ki belli olmaz. Başka bir yerde 10 tane eviniz-de olsa, kendi yörenize gittiğinizde aitlik hissediyorsunuz. Gelecek yılların ne getireceğini bilmediğimiz için oraların gelişimi bizleri sevindiriyor. Belki de çocuklarımız geri dönüş yapacaktır bunu bilemeyiz.

Son olarak Sivaslı Sanayicilere ve iş adamlarına ne söylemek istersiniz?

Kültürümüzde kendi yandaşına sahip çıkma durumu vardır. Evet, Sivas kimliğimiz çok önemli; fakat işi yapanın niteliği de çok önemli. Bunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, yatırımların getireceği kârdan çok, o yatırımın aslında Türkiye’ye ve çevreye getireceği faydayı ya da evreden götüreceklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum. Bir de özellikle, şirket politikamızda da yer alan iş hayatında, “kadına pozitif ayrımcılık” istiyorum. Erkeklerin iş alanında birbirlerini tuttuklarını görüyoruz; fakat biz kadınlarda varız. Kurumsallaşma çalışmalarımızın içerisinde bizden sonra gelecek nesillerin ana felsefelerinden birinin “kadına pozitif ayrımcılık” olmasına dair bir madde eklettik. Bu ayrımcılığın yanlış anlaşılmasını da istemiyorum. Bu ayrımcılık şu anlama gelmiyor; kadınları alın göklere çıkartın. İfade etmek istediğim; eşit iş, eşit koşullarda, eşit olanak sağlanmasıdır. Bir kadın hamile kaldığında ona değersizmiş gibi bakılmasın, bu durum iş kaybı olarak görülmesin. Umarım bu pozitif ayrımcılığa, Sivaslı iş adamları da destek verir…