1961 senesinde Sivas’ta doğdum. İlkokulu Sivas’ta okuduktan sonra İstanbul’a geldik. Ortaokulu ve liseyi İstanbul’da okudum. Üniversite eğitimimi Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladım. Babamın işi gereği Mahmut Paşa’da 1975’den beri yavaş yavaş faaliyet göstererek büyüdük. O gün bugün faaliyetlerimiz devam ediyor. 1995 yılında Çorlu Vakıflar Köyünde sanayi hayatımıza başladık. Tekstil sektöründe babadan gelme bir alt yapımız vardı zaten 1997 yılında Çorlu’daki fabrikamız faaliyete geçti.

Sanayiciliğimiz 2004 yılına kadar orada devam etti. Kumaş üzerine olan faaliyetlerimiz organizenin dışında olduğu için çeşitli sorunlar yaşadık. Şimdi faaliyet gösterdiğimiz bu organize sanayini görünce daha rahat ve daha güzel olduğu-çıkacağımızı düşünerek apar topar Çorlu’daki fabrikamızı satarak buradan yer aldık ve sanayiciliğe burada devam ettik. Yaklaşık 12 senedir Çerkez köyde faaliyet gösteriyoruz. Burası her şeyiyle dört dörtlük bir organize alt yapısı da kuvvetli… Burada 25 bin m²’lik bir alanda üretim yapıyoruz.Yaklaşık 200 kişi de çalışanımız var.



Ne tür kumaşlar üretiyorsunuz?

Örme kumaş üretiyoruz. İhracatımız yaklaşık 20-30 civarında. Geri kalan üretimimizi de kumaşçılara toptan satıyoruz. Paylaşmayı seven bir firmayız. Macaristan, Rusya, Bulgaristan ve Suriye ihracat yaptığımız ülkeler arasında. Türkiye 1997 ve 2000 yılları arasında özellikle tekstil alanında oldukça büyüdü. Türkiye için dünyanın tekstil merkezi olacak deniliyordu. Fakat birden inişe geçti.

Bunun sebepleri neler sizce?

Tekstil sektörü hiçbir zaman ölmeyecek bir sektör. Tekstil sektörü Türkiye’yi taşıyan bir sektördür. Bu sektörde iniş çıkışların olması çok normal... Bu işi bilenler olayı düzgün yaptığında hamlelerini bir yukarıya taşıyabiliyorlar. Sektörü ve teknolojiyi iyi takip ederseniz bir adım öne geçerseniz. Yani yılmak yok Sürekli mücadele ve devamlı kendini yenileme şart. Araştırma içinde olup fuarları takip etmeniz gerek. Fuarlarda neler yapılıyor neler ediliyor… İşini iyi yapıp iyi takip eden firmaların bu sektörde başarılı olmaması kaçınılmaz.



Ham maddeyi nerelerden tedarik ediyorsunuz?

İpliği Murat Yapı, Çetinkaya ve Adıyaman Güçlü’den alıyoruz. Polyesteri Zorlu firmasından alıyoruz. Ham madde olarak sadece ipliği dışarıdan tedarik ediyoruz. Bu senenin sonuna doğru ipliğimizi de kendi bünyemizde üretmek içi projemiz var.

Yani entegre bir tesis olacağız bu projemizle birlikte. İlerde kendi enerjinizi de üretmeyi düşünüyor musunuz?

Organize sanayinin içinde yer aldığımız için enerjiyi 10 daha ucuza kullanıyoruz. Bundan dolayı kendi elektriğimizi üretmek pek mantıklı gelmiyor.

Sivas ile olan bağlarınız ne durumda?

Memleketimizi seviyoruz. Her sene memleketimizi ziyaret ediyoruz. Arkadaşlarımız var oralarda, muhabbet ediyoruz sonra geri dönüyoruz. Kısa süreli oluyor tabii bu ziyaretler, tadı damağımızda kalıyor.

Sivas’a yatırım yapmayı hiç düşündünüz mü?

Bizim buradaki yükümüz çok ağır ama ileride tabii memleketimize bizde bir şeyler yapmak isteriz. Elimizden geldiği kadar sosyal olaylara destek vermeye çalışıyoruz. Sivil toplumlarla ilişkilerimiz var. Sivas Sanayici İş Adamları Derneği’ne de üyeyim.

Derneğin çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Derneğin çalışmalarını oldukça başarılı buluyorum. Derneğin Sivas için oldukça iyi çalıştığını düşünüyorum. Umarım daha başarılı bir çalışmayla bütün dernekleri bir araya getirebilirler. Sivaslılar genellikle kendi aralarında Sivas’ın geri kalmışlığı adına konuşurlar; çevre iller büyüdü Sivas geride kaldı deniyor.

Siz bu sorunu neye bağlıyorsunuz, nasıl çözülebilir bu durum?

Yatırım, yatırım, yatırım… Bana göre Sivas Organizenin Başına daha akil insanlar getirilmesi gerekiyor. Sivas’- ta insanlar biraz tembel yetişiyor. Bu durumda sanayiye yansıyor. Adam para kazansa yatırım yapacak ama kazanamıyor. Yaptığı yatırımın ise gerisini getiremiyor. Yani dönüşüm olmuyor bu konuda biraz eksikliğimiz var. Ama umuyorum ki bu zincir kırılacak. Üzerimizdeki bu ölü toprağı atılacak inanıyorum. İnşallah zamanla düzelecek bu durum. Sivas’a baktığınızda doğru düzgün bir otel yok. Birkaç iyi otelimiz olsa bu turizme de olumlu yansır. O bölgenin tarihi kalıntıları, eski tarihi binaları ve kiliseleri turistlerin dikkatini çekebilir. Benim Ermeni bir arkadaşı bana bir kitap verdi. Kitap Sivas’ta 475 tane kilise olduğunu gösteriyor. Ama bugün Sivas’ta kaç tanesi var bilinmiyor. Bana göre Sivas dünyanın en yaşanılası yeri. Bu durumda yöneticilerimize iş düşüyor. Daha iyi hamleler yaparak güzel işlere imza atılabilir. Avrupa’da şu an bir krizden söz ediliyor. Türkiye’nin ise yumuşak bir inişe geçtiğinden bahsediliyor.

Önümüzdeki günlerde ülke ekonomisinin geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?

Bugün Türkiye ve sanayi için Başbakanımızın bir şans olduğunu düşünüyorum. Sanayi ve devlet kucaklaşmış durumda. Türkiye dörtnala koşuyor… 10 artışlar konuşuluyor; bence bu çarpı iki olarak düşünülmeli. Bir söylenene bir de söylenmeyene bakılmalı. Söylenmeyen kısmının benim ifade ettiğim gibi olduğunu düşünüyorum. Devlet idaresinde de hızlı bir gelişme, toparlanma ve yapılanma var. Ankara’ya gidip baktığınızda bakanlıklarda herkes işini yapıyor. Yani bilinçli eskiden böyle değildi. Zihniyet farklılaştı. Şimdi daha yukarı çıkma adına bir hırs var. Türkiye’nin geleceğini çok çok iyi görüyorum. Ayrıca, 500 milyar dolarlık hedefin tutacağını düşünüyorum. Bu hedef 2023’e bile kalmadan tutabilecek bir hedef. Bu hedefin yaklaşık 100 milyar dolarlık kısmı bizim sektörümüz için hedeflenmekte. Sektörümüzün bu rakamı rahatlıkla ulaşacağını tahmin ediyorum. Eskiden biz 100 bin-50 bin ihracat yapıyorduk. Bugün 2 milyon-3 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. Ufkunuz genişliyor… Bugün bir Gucci’nin piyasa değeri 30-40 milyar dolar. Gün gelecek Türkiye’de her bir firmanın değeri 3-5 milyardan başlayacak