FİM Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Binici; “Sivaslılar çakıl taşları gibi sağlamdır fakat bir araya gelip duvar olamıyoruz” 22 Ocak 2013 Salı 13:44 “FİM Yapı şirketiyle inşaat sektöründe 25 yıldır hizmet veriyorum” İnşaat mühendisiyim, FİM Yapı şirketiyle inşaat sektöründe 25 yıldır hizmet veriyorum. Petrol işine ise Kelkit Vadisi Petrol ile 2004 yılında başladım. Uzun yıllar politikanın içerisinde yer aldım. İstanbul’da 13 yıl belediye Teknik Başkan Yardımcılığı yaptım. Suşehri’nde doğup büyüdüm. Gerek Suşehri’nden gerekse de Sivas’tan hiç kopmadım. Sivas’ta yaşayan ailemden babam terzilik, amcam ise çorapçılık mesleğiyle yıllarca iştigal ettiler. Lise yıllarımda babamın rahatsızlığı nedeni-yle bir süre taksicilik yaptım. Üniversite hayatımla birlikte Suşehri’nden ayrıldım.Cumhuriyet Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra, DSİ’de çalıştım. Dağını taşını gezdiğim Sivas’ta çok emeğim olduğunu söyleyebilirim. “Sivaslılar birbirleriyle daha aktif ticaret yapmalı” 2004 yılından bu güne içinde bulunduğum ortamlardan uzak kalmayı tercih ettim. Mecbur kalmadıkça hiçbir toplantıya gitmedim. Bu kendi seçimimdi; çünkü medyadan da uzak kalmak istedim. Her ne kadar geri çekilseniz de çevreniz katılım için sizi zorluyor. Böyle bir süreçten sonra sağ olsun Başkan İsmail Gülle, Mustafa Aydoğdu ve Ali Kösedağ gibi isimler aradılar beni. Yeni bir yönetim oluşturduklarını, beni de bu yönetimde görmek istediklerini söylediler. Başlangıçta bu konuya da sıcak bakamadım aslında. Ali Kösedağ ile 25 yıla yakın dostluğumuz var.Buraya kadar geldi; birde tabiri caizse fırça attı. Ben de bu ziyaretten sonra kıramadım kendisini. Bu vesileyle iyi dostlar tanıdık. Bu vesile ile inşaat sektöründe çelik kapı ihtiyaçlarımızı eskiden beri tanıdığım Aysel Vatan Doğan’ın sahibi olduğu Fırat Çelik Kapı firmasından tedarik etmeye başladık. Aysel Hanım ile bir iş ortaklığı oluşturduk. Böyle bir iş ortaklığının ilk olduğunu düşünüyorum. Bu tür örneklerin çoğalması için Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği’nin teşvik edici çalışmalarını arttırması gerektiği kanaatindeyim. “Sivaslılar birey olarak ne kadar başarılı ise takım çalışmasında bir o kadar başarısızlar” Uzun yıllardır tanıdığım ve dostluğundan kıvanç duyduğum Sayın İlhan Kesici’nin güzel bir sözü vardır; “Sivaslılar birey olarak ele alındığında müthiş insanlardır.Sivaslı bir vatandaş, 30 yaşında köyünü bırakmış İstanbul’a gelerek iş adamı olmuş ve TÜSİAD’a girmiştir. Yani önemli bir başarı elde etmiştir” Ben de aynı kanaatteyim. Sivaslı hemşerilerimizin birey olarak bu tür başarılarına çok şahit oldum fakat ben bu kişisel başarının bir araya geldiğimizde değiştiği kanaatindeyim. Sivaslıları severiz, memleketçiyiz… Sözde birbirimizi çok seviyoruz, fakat iş icraata geldi mi birbirimizi tanımıyoruz. Ben bu durumu çakıl taşlarına benzetiyorum. Çakıl taşları çok sağlam ve serttir, fırlattığınız zaman camı kırar ama asla duvar olmaz. Yani biz duvar olamıyoruz, bundan sonra da olacağımızı zannetmiyorum. Yaptığımız toplantılarda “Şunu şöyle yaparız, bunu böyle yaparız” diye konuşuyoruz; ama iş icraata geldi mi etrafta kimseyi bulamıyoruz. “İnsanoğlunun Doğasında Önce Kendi Menfaatleri Ön Plana Çıkıyor” Sadece bizim derneğimiz değil herhangi bir derneğin parasal sorunu çözülmediyse insanlar oralardan kaçıyor, bu kadar basit. İnsanlar derneğe gidince vereceği meblağ çok önemli değil, para istendiği sürece geri adım atıyorlar. Bu insanın doğasında var.Bizim bu konu üzerinde kafa yormamız ve bu gidişatı değiştirmeye çalışmamız gerekiyor. Bu görev en başta bize, Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği’ne düşüyor. Grup olarak bir proje üretmemiz, ortaklaşa bir ticaret hacmi oluşturmamız gerekiyor. İnsanlara para kazandıracak, birbirleriyle çalışmayı teşvik edecek çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bunu yaparsak gücümüze güç katacağımıza inanıyorum. Çünkü insanoğlunun doğasında önce kendi menfaatleri ön plana çıkıyor. 54 Dönümlük Arazi ve Sivas Yurdu Projesi Birkaç toplantıya katıldım ve katıldığım bu toplantılarda bir yatırım yapmakiçin çeşitli konuşmalar gerçekleştirdik.O dönemde gündeme gelen bir konu beni oldukça heyecanlandırdı. 54 dönümlük bir arazi vardı gündemde… Mühendis olduğum için hemen kafamda bir proje canlandırdım: “Sivas Yurdu” adı altında; Sivas haritasından yola çıkarak, Kızılırmak’ın içinden aktığı, Sivas’ın her bir ilçesinin olduğu bir projeydi bu… Sivas’ı simgeleyen; Suşehri odun evlerini ve Sivas kangallarının kulübelerinin olduğu, Sivaslıların bir araya gelip piknik yapabilecekleri bir alan düşündüm. Fakat ikinci görüşmede bu arazinin federasyona söz verilmiş olduğu söylendi. Mesele hala muallâkta… Araziyi derneğin ya da federasyonun almasının bir önemi yok, önemli olan bir şeylerin yapılması. Yani koca İstanbul’da Sivaslıları bir araya toplamak istesek; ne bir salonumuz ne de eller tutulur, kapısını çalacağımız bir mekân var.Ama buna karşılık her köy kendisine bir dernek kurmuş. İstanbul’da yaşayan ciddi bir nüfusa sahipsek, bir araya gelip inisiyatif oluşturmamız gerekir. Bence öncelikle yapılması gereken, para istemekten vazgeçip altyapısı olan bir düzen kurmak... Sivas Aşığıyım… Lafta Değil, Gerçekten Öyleyim İşlerimin çoğunluğunun İstanbul’da olmasına rağmen Sivas’tan kopmuyorum ve oldukça sık aralıklarla Sivas’ı ziyaret ediyorum. Köyde tarlalarım duruyor; traktörüm var. Burada ne kadar iş adamı olursam olayım, Sivas’ın yeri bende ayrıdır. Boş zamanlarımı orada geçirmeye çalışıyorum. En son Ramazan Bayramı’nda gidebildim. Oradaki belediye başkanları ve dostlarımla yaklaşık 200 kişi piknik yaptık, çok mutlu olduk. “İyi ki geldin, bir araya geldik İlhan” dediler. Sivas aşığıyım, lafta değil gerçekten öyleyim.Suşehri’ne ilk barajın yapımında görev aldım. Orası benim çocuğum… Oradaki insanlarınğını yaşamadan bilemezsiniz. Herhangi bir köyün dağına gittiğinizde iki tavuğu olan adam birini size kesip size sunuyor. Sivas Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğünde görev yaparken İmranlı’nın içme suyu olmayan bir köyüne 16 km’den içme suyu projesini yürüttüm. Köye gerekli malzemeleri verip, gerekli alanı kazmalarını istedik. 10-13 gün geçtikten sonra muhtar odama geldi. “Neden geldin?” diye sordum. Gerekli alanı kazdıklarını söylediler. Böyle kısa bir sürede 16 km’yi kazmışlar. Makineyle bile isteseniz bu sürede kazamazsınız. İnanamadım…Yine de gerekli malzemeleri kamyona yükleyip köye doğru yol aldık. Gördüm ki, 16 km boyunca insanlar karınca gibi çalışıyor. Bütün civar komşu köyler yardıma gelmiş. Adam başı 5 m düşüyor. O suyun köye aktığı gün insanlar cennete düşmüş gibiydiler. Bundan dolayı Sivas benim için çok önemli. Oraya gittiğimde hep bunlar gözümün önüne geliyor. “Sivas Hak Ettiği Yerde Değil” Sivas bugün hak ettiği yerde değil. Sivas‘ın tarihi çok eski… Sivas Selçuklulara başkentlik yapmış. Ama parasızlık ve yoksulluk insanları dağıtmış, yok etmiş. Bir araya gelememişler. Sivaslıların birbirine sahip çıkamaması yüzünden, birçok yatırım Kayseri’ye kaymış. Üniversitede okuduğum 80’li yıllarda sokaktan geçen 10 kişiyi çevirseniz 8’i demir yollarında çalışıyordu. Ama şimdi hiç kimse yok. 5-6 sene önce sanayi alanında biraz da olsa çeşitli yatırımlar yapılıyordu.Bu yatırımlar da şimdi azaldı, durma noktasına geldi. Halbuki Sivas’ta yapılacak çok şey var. Özellikle havayollarıyla ulaşım rahatladı, kuzey-güney yolları bağlandı. Bu doğrultuda, Irak’a şu an ciddi anlamda ihracat yapılabilir. “HES İhalelerini Karadenizliler Aldı” Sivas yatırım yapmak için çok doğru bir adrestir. Sivas’ta çok maden var ama madenciliği bilmeyen insan yapamaz. Mesela Sivas’ta birçok sayıda HES (Hidroelektrik Santrali) yapıldı. Fakat buraların ihaleleri Karadenizlilere kaldı. Neden bu işleri Sivaslılar yapmasın? İş adamlarımız Sivas’a okul, hastane yapmayı tercih ediyorlar. Bu çok güzel bir şey… Lakin bunun yerine bir fabrika kurmanın çok daha güzel olacağını düşünüyorum. Fabrika kurulup Ortadoğu’ya ürün satılabilir. Olaylara hep tersten bakıyor olabilirim; ama devlettin insanlara kömür ve benzeri yardımlar yapmasına karşıyım.Çünkü insanlar bu tarz yardımlara alışarak tembelleşiyor. Hâyır işleri de bunun gibi... İnsanları çalıştırmaya yönelik yatırımların daha doğru olacağını düşünüyorum. Nurettin Sözen ve Bir Dayanışma Anektodu Bir araya gelerek ölü toprağını üzerimizden atmamız gerekiyor. Katıldığım toplantılarda hep aynı insanlar, aynı şeyleri söylüyorlar. Bunu aşmamız gerekiyor. Bir güç gösterisi yapılacaksa bunu kendi içimizde değil, dışarısı için yapmalıyız. Sesimizi duyurabilmemiz için dışarıdaki insanları da aramıza davet etmemiz lazım ki, bizden ve konuştuklarımızdan haberleri olsun. Maltepe Belediyesi’nde göreve geldiğimde Maltepe yolları asfaltsızdı.Yeni kurulduğu için Belediyenin parası yoktu. Ne yapacağımızı düşünüyorduk. O zamanın Belediye Başkanı Nurettin Sözen’den randevu aldım. Makamına gittiğimde tanışmıyorduk. Sayın başkanım dedim, ben buraya bir Belediye adına değil Sivaslı kimliğimle bir hemşeriniz olarak geldim. Ben sağcı, siz ise solcu bir partidensiniz ama bana yardım etmenizi istiyorum dedim. Bize asfalt ver, daha sonra borcumuzu öderiz dedim. Şu anki Maltepe’nin yüzde 70 asfaltını Nurettin Sözen sayesinde yaptık. Sırf hemşerimiz olarak bana bu yardımda bulunmuş ve kendisi bunu bize hibe etmiştir. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum ve tüm Sivaslı hemşerilerime bu dayanışmayı örnek alma larını tavsiye ediyorum. Her şeye rağmen Sivaslı olmaktan ve Sivaslılardan gurur duyuyorum. İyiki Sivaslıyız, Saygılarımla... Bu içerik 14566 defa okundu. DİĞER HABERLER Sivkon Sivas Konfederasyonu 3. Olağan genel kurulunda Metin Yarım Başkanlığında liste seçimi ile devam. Şenel ÇOBANOĞLU, ZASİAD’ın 6. Dönem Başkanı olarak seçildi.DİVSİAD GENEL KURUL“50’den fazla ülkeye Paslanmaz çelik ihraç ediyoruz”Demir Çelik Ürünlerinde Güvenilir Çözümler“Yeni fabrika yatırımlarımızla pazar payımızı arttırmayı hedefliyoruz”DİVRİĞİ’Lİ ÖĞRENCİLERE TABLETLER TESLİM EDİLDİAnkara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi’nde performans testleri başladıSivas'ın Pamukkale'si Altınkale hizmete açıldıSivas Ticaret ve Sanayi Odamız (STSO) Şubat ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Çetin Yıldırım başkanlığında gerçekleştirildi.