Tezmaksan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aydoğdu:“Makina sektöründe yüzde 25’lik bir pazar payına sahibiz” 17 Kasım 2011 Perşembe 17:27 Tezmaksan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Sivaslı Sanayici & İşadamları Grubu Derneği eski başkanı Mustafa Aydoğdu, 1948 yılının Temmuz ayında Sivas'ın Koyulhisar ilçesi Yukarı Kale Köyü'nde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Koyulhisar’da tamamlayan Aydoğdu bir dönem babası ile çalıştı. Daha sonra eniştesi ile birlikte meraklı olduğu nakliyecilikle ilgilendi. 1963 yılında Münire Aydoğdu ile hayatını birleştiren Mustafa Aydoğdu’nun Fatma, Hülya, Leyla, Hakan, Celal ve Hatice isminde altı çocuğu bulunuyor. Fatma, Hakan, Celal ve Hatice Aydoğdu kardeşler Tezmaksan’da yönetici olarak görev yapıyorlar. Tekrar Mustafa Aydoğdu’nun iş hayatının şekillenmesine dönecek olursak; 1970 yılında askerliğini tamamladıktan sonra bir ortağı ile birlikte nakliyeciliğe devam eden Aydoğdu, 1974 yılında İstanbul'a gelmesi ve bir marketi devralmasıyla Halkalı’da faaliyete başladı. Kurduğu bu şirketle birlikte çevresi hızla genişledi ve her geçen gün işleri büyümeye başladı. Ancak babasının rahatsızlanması üzerine Sivas'a dönmesi gerekti ve ticari hayatına küçük ticari araç alım satımı yaparak devam etti. O dönem 23 yaşındaydı ve siyasi bir partinin ilçe başkanı olmuştu. Kendisi ile tamamen zıt görüşlere sahip olan Başsavcı Şiari Yalçın ile yaptıkları bir sohbet esnasında çok geniş ufuklara sahip olduğunu, daha büyük bir şehirde ticari hayatına devam etmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi. İlk önce siyasi görüşünden dolayı Sivas’tan uzaklaştırılmasının istendiğini düşünse de sonra başsavcının görüşlerinde haklı olduğunu anlayınca tüm araçları sattı ve İstanbul’da bir yakınıyla birlikte 1977 yılında Uzay Makine’yi kurdu. İmalata hidrolik tezgâhlarla başladılar. Bugün sahip olduğu Tezmaksan A.Ş. 1981 yılında kuruldu. Bunun yanı sıra bünyesinde birden fazla şirketler oluşturarak 1999 yılı sonunda ortaklarından ayrılarak çocuklarıyla birlikte Tezmaksan ve bağlı şirketleri yönetmeye başladı ve 2000 yılının sonlarına doğru pazarın büyük bir bölümüne sahip oldu. Bu büyümede çocuklarının çok büyük etkisi olduğunu özellikle belirten Mustafa Aydoğdu şu anda iştirakleriyle birlikte yoluna devam ediyor… Doğup büyüdüğü ilçesine olan borcunu hayatı boyunca ödemeye çalışarak, birçok etkinlik ve toplum yararına organizasyonlar düzenleyerek yardımlarda bulundu. 11 yıldır devam eden Duman baba etkinlikleri yardım organizasyonlarının en büyük örneğidir. Bu etkinlikte her yıl 15-20 bin kişi toplanarak yardımlar yapılıyor. Yoksulların her daim yanında olmayı görev bilen Mustafa Aydoğdu eğitime ve kültüre de büyük önem veriyor.Hayattaki en büyük amaçlarından biri manevi borcunu ödemek adına doğduğu ilçe olan Koyulhisar’a bir ilköğretim okulu açtırmaktı ve bunu da gerçekleştirdi. Münire Mustafa Aydoğdu İlköğretim Okulu, 16 dersliği ve öğrenci yurtlarıyla birçok talebeye eğitim veriyor… Bu durumdan duyduğu mutluluğu ikinci bir okulla pekiştirmek isteyen Mustafa Aydoğdu Koyulhisar’da ikinci bir okul veya kültür evi açmayı planlıyor.50’ ye yakın kurum ve kuruluştan plaketler alan Mustafa Aydoğdu, yakın Koyulhisar ve Köyleri Derneği, Koyulhisar Hizmet Vakfı, TIAD Takım Tezgâhları İşadamları Derneği, Vakıf Guruba Hastanesi Vakfı, Yukarı Kale Köyü (mahallesi) Derneği ve birçok derneğin kurucusudur ve başkanlığını yapmaktadır. Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği’nin de bir dönem başkanlığını yapan Aydoğdu, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası ve Genç İşadamları Derneği üyesidir. Ayrıca sağlık için yaptığı yatırımlar dolayısıyla Eski Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’den hizmet ödülü ve yine Sivas’ta yaptırmış olduğu İlköğretim Okulu dolayısıyla TBMM üstün Hizmet Ödülünü almıştır. Mustafa Aydoğdu; elde ettiği başarıların sırrının “İnanmak, çalışmak ve güvenmek” olduğunu düşünüyor. Sivas İş Dünyası Dergisi olarak Mustafa Aydoğdu’yu Bayrampaşa’daki ofisinde ziyaret ettik ve yapmış oldukları çalışmaları, Sivas’a ve Sivaslılara ilişkin görüşlerini kendisinden dinledik.Birçok vakfın ve derneğin kuruculuğunu, başkanlığını yaptınız, hala bazı kuruluşlarda bu görevlerinize devam ediyorsunuz. Bu bağlamda, Mustafa Aydoğdu’nun Sivil Toplum Örgütlerine olan bakış açısını öğrenebilir miyiz?Sivil Toplum Örgütleri insanları kaynaştıran, işbirliğini sevdiren, geliştiren, zoru kolaya çeviren kuruluşlardır. Örgütlü olmanın, teşkilatlı olmanın toplumumuz açısından faydalı olduğuna inanıyorum ve yıllardır bu inanç doğrultusunda çalışmalarımı sürdürüyorum. Derneklere ve vakıflara elimden geldiği kadar destek olmaya gayret gösteriyorum. Ne var ki sadece hedeflerinden sapmayan, amacı doğrultusunda çalışmalarını sürdüren topluluklar içerisinde yer almaya, hizmet vermeye özen gösteriyorum. Sivaslıların ülke genelinde kurmuş oldukları sayısız köy ve ilçe dernekleri yer alıyor. Bununla birlikte Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği ve Sivas Platformu gibi çatı kuruluşlar yer alıyor. Bunlar hakkında neler düşünüyorsunuz?Köy dernekleri ile ilçe derneklerini Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği ve Sivas Platformu gibi çatı kuruluşlardan ayrı değerlendirmek gerekiyor. Ben köy derneklerini yadırgayanlardan ya da onların gereksiz olduğunu düşünenlerden biri değilim. Bu dernekler de köylere yönelik çeşitli kültürel etkinlikler düzenlemek, mevcut sorunların çözümü için gayret göstermek ve bir dayanışma sağlamak amacıyla kuruluyorlar. Bazıları amaçları doğrultusunda hizmet vermeyi sürdürürken, bazıları da amacından sapıyor ve atıl kalıyor. Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği’ne gelince; Sivas’ımızın duayen isimlerinin öncülüğünde kurulan bu dernek Sivaslı sanayicileri ve işadamlarını bir araya getirmek, iş birliğini pekiştirmek, birbirlerini tanımalarını sağlamak ve Sivas ile İstanbul arasında köprü oluşturmak amacıyla yola çıktı. 17 yıla yakın bir zamandır bu uğurda hizmetlerini sürdüren dernek bir çok konuda amacına ulaştı ve ulaşmaya da devam ediyor diyebilirim. Muhakkak ki daha birçok şeyin gerçekleşmesi gerekiyor fakat bunun için de zamana ihtiyaç duyuluyor. Eskiden bu tür organizasyonlarda görev alacak insanlara ulaşmak, bir çatı altında toplamak çok daha zor ve meşakkatliydi. O zor dönemlerde görev alan, çalışmalara destek olan Sayın Ahmet Çuhadaroğlu’na ve Sayın Ali Kösedağ’a sizlerin aracılığıyla bir kez daha teşekkür ediyorum. Dört yıl süreyle benim de başkanlığını üstlendiğim Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği şimdiki başkanımız Sayın İsmail Gülle önderliğinde çalışmalarını sürdürüyor ve yeni bir vizyon oluşturulmaya çalışılıyor. Bu konuda elimden geldiği kadar kendilerine destek olmaya çalışıyorum. Siyasi görüş ve inanç farklılığı gözetilmeksizin görev yapan ve çalışmalarını sürdüren derneğimize herkesin destek olması gerektiği kanaatindeyim. Derneğimizle ilgili olarak şu konuya da dikkat çekmek istiyorum: Sivaslı Sanayici ve İşadamları Grubu Derneği bir hayır kurumu veya yardım kuruluşu değildir. Bir yatırım ajansı da değildir. Muhakkak ki dernek üyeleri bireysel olarak birçok yardım ve yatırım çalışmalarında yer alıyorlardır fakat derneğin asli görevi Sivaslı sanayicileri ve işadamlarını bir araya getirmek, iletişim kurmalarını sağlamak ve Sivas’ın sesinin birçok alanda gür çıkmasını sağlamaktır. Bu durumu herkesin bilmesi gerektiğini düşünüyorum. 1960 ve 1980 arası jenerasyonun İstanbul’a yoğun göç verdiğini, o dönem göç edenlerin daha çok ticarete atıldıklarını ve başarılı olduklarını görüyoruz… Sivaslıların bu alandaki başarısını neye bağlıyorsunuz?Bizim ve bizden önceki jenerasyonla ilgili olarak şunları söyleyebilirim: Biz yokluklarla büyüdük, imkânsızlıkları yaşadık. Fazla da bir seçme şansına sahip olmadığımız için göç etmeyi uygun gördük. İçinde bulunduğumuz şartlar bizlere kaybetme korkusunu, tutumlu olma alışkanlığını ve mutlak başarı hedefini aşıladı. İstanbul’a geldiğimizde; Sivas’ta çektiğimiz sıkıntıları unutmadık. Tekrar o günleri yaşamamak için burada kazandığımızın bir kısmını artırmaya çalıştık. Yokluktan gelen insanların çoğunda bu alışkanlığı görebilirsiniz. Şunu bilmekte fayda var diye düşünüyorum: Parayı herkes kazanır ama herkes parayı elinde tutamaz. Tasarruf eden ve harcamalarını doğru ayarlayan insanların başarılı olması kaçınılmazdır. Bu etkenin elde edilen başarılarda önemli bir paya sahip olduğuna inanıyorum. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı, daha evvelinde ise birçok uygarlığın yaşam ve ticaret merkezliğini üstlenen Sivas’ın şu anki durumuna baktığınızda gelişmişliğini yeterli buluyor musunuz? En azından Kayseri ve Konya gibi şehirlerle kıyasladığınızda neler hissediyorsunuz?Gelişmişlik göreceli bir durumdur bana göre… 20 yıl öncesine bakıldığı zaman bir Avrupa şehri gibi görüyorum fakat bir Kayseri veya Konya ile kıyasladığımda geri kalmışlığına üzülüyorum. Söyleyeceğim şey insanları incitebilir ama unutmayınız ki mezar taşı ile övünülmez Cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir şehir evet ama bu Sivas için yeterli değil. Vaktiyle bir rol üstlenmişiz ve tarih sayfalarında kalmışız. Bence önemli olan o mirasa sahip çıkıp, şehrimizi daha ileriye taşımaktır… Sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan güçlü konuma erişeceksin. Özellikle ekonomik açıdan bir güze sahipsen kolay kalkınırsın, kolay hizmet alırsın. Tabir yerinde olur mu bilmiyorum ama kahvehanelerde oturup, devleti kurtarma dönemleri artık geride kaldı. Hemşerilerimizin bunu kabul etmesi gerekiyor. Bazı alışkanlıkları terk etmemiz gerekiyor. Bu alışkanlıkları terk eden Kayserili ve Konyalı hemşerilerimizin başarıları ortada…Bir işadamı olarak Sivas’a yatırım yapma noktasında neler düşünüyorsunuz?Henüz Sivas’ta bir ticarethane ya da bir imalathane kurmuş değilim fakat memleketimize yatırım yapmış çok sayıda arkadaşım var. Bölgenin yapısına, jeopolitik konumuna ve kaynaklarına uygun olan her yatırımın Sivas’ta başarıya ulaşacağına inananlardan biriyim. Sivas’ın Kelkit Vadisi içerisinde yer alan ilçelerinden biri olan Koyulhisarlısınız… Vadi’de yer alan ilçelerin birçok konuda daha başarılı olduğunu, özellikle bu bölgedeki sivil toplum örgütlerinin oldukça etkin olduğunu görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?Vadide yer alan ilçelerin ve bu bölgeye yönelik kurulmuş olan sivil toplum örgütlerinin; diğer ilçelere nazaran daha gayretli ve istekli olduğunu söyleyebilirim. Bunu da birlik ve beraberliğe, hiyerarşiye ve bölgemizde kanaat önderlerinin sözlerinin fazlasıyla etkili olmasına bağlıyorum. Konuyu biraz açacak olursak; yaptıklarıyla, fikir ve görüşleriyle toplumumuz tarafından kabul görmüş şahsiyetlere sonsuz saygı duyulur ve gerek bir köyde, gerek ilçede gerekse de bir dernek çatısı altında söyledikleri yerine getirilir. İkilik dediğimiz çatışma ve yol ayrımlarıyla pek sık karşılaşmayız. Bunun da başarıya ulaşma noktasında önemli bir etkisinin olduğunu düşünüyorum.Uzun yıllardır Türk sanayisine hizmet veriyorsunuz, Türkiye’nin sanayicilik anlayışını, Türk sanayisinin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?Genel olarak baktığınız zaman Türkiye son yıllarda büyük bir aşama kaydetti. Bugün Türkiye’de sanayicinin kullandığı makinenin Japonya’da, Amerika’da kullanılan makinelerden hiçbir farkı yok. Burada bizim gibi bu sektöre hizmet veren ya da aracılık eden firmalara devlet son yıllarda önemli destekler sağlıyor. Devlet artık eski devlet değil. Bir sorunumuz olduğu zaman, karşımızda muhatap bulabiliyoruz, meselemizi kolaylıkla çözüyoruz. Devletin zihniyeti birçok açıdan değişmiş durumda… Bu doğrultuda ben son yıllarda Türk sanayisinde önemli gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Ama bu gelişme yeterli mi? Tabi ki hayır. Türk sanayisinin kat etmesi gereken daha çok mesafesi var diye düşünüyorum fakat izlediği yolunda doğru olduğuna inanıyorum. Her 3 yılda bir yaşanan durgunluklara ve krize rağmen büyüyen bir sanayinin geleceğini parlak olarak görüyorum.Biraz da Tezmaksan’dan bahsedelim isterseniz… Firma olarak neler yapıyorsunuz, müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz?30 yılı aşkın bir süredir CNC ve Universal Tezgâhların temsilciliği ve satışı konusunda faaliyet gösteren firmamız 50'nin üzerinde mühendisi ve 110 çalışanıyla sektöre hizmet vermeye devam ediyor. Makina ithalatı ve ihracatında sergilediğimiz titiz çalışmalar neticesinde ISO 9001-2000 belgesi alan firmamız, ithal ettiği ürünler için de Avrupa Güvenlik Normlarına Uygunluk Belgesi olan CE belgesine de sahip durumdadır. Firmamızın ürün yelpazesinde CNC kontrollü torna tezgahları, dik işleme merkezleri, yatay işleme merkezleri, delik delme ve klavuz çekme makinaları, çift kolonlu köprü tipi dik işleme merkezleri, 5 eksen dik işleme merkezleri, çok eksenli tornalama merkezleri, kayar otomat tezgahları, taşlama tezgahları, punç pres tezgahları, takım bileme tezgahları, dalma erezyonlar, dişli raspalam tezgahları, dişli azdırma tezgahları, boru bükme makinaları, koordinat ölçme makinaları ve tel erezyon tezgahları, sıvama tornaları, poligon tezgahları, delik delme tezgahları; Universal tezgahlar olarak torna, kalıpçı freze, dalma erezyon, giyotin makaslar, apkant presler, eksantrik presler, şerit ve daire testere makinaları, taşlama tezgahları, sütunlu ve radyal matkap tezgahları, klavuz çekme tezgahları, azdırma tezgahları, borverk tezgahları, poligon tezgahları ve tezgah aparatları bulunmaktadır. “Dünyanın en hızlı servis hizmeti veren firmalarından biriyiz”İstanbul merkez, Konya, Adana, İzmir, Ankara,ve Gaziantep başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında bulunan bayi, servis ve temsilcilik ağıyla Türk sanayicisine üst düzey hizmet sunuyoruz. Pazardan yüzde 25 pay alıyoruz. Yapmış olduğumuz işe saygı duyuyoruz ve işimizin gerekliliklerini yerine getiriyoruz. Sadece 3 milyon dolarlık yedek parça stokunu kesintisiz olarak elimizde tutuyoruz. Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere dünyanın en hızlı servis hizmeti veren firmalarından biriyiz. Makina ithalatına getirilen vergilendirmeyi ve hükümetin yerli makina kullanımını teşvik eden politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?Hükümetin yerli makina kullanımını teşvik eden politikalarını kesinlikle doğru buluyorum. Türk makina üreticilerine verilen teşvik ve desteklerin mümkünse daha da arttırılması gerektiğini savunuyorum. Bazı kesimler bizim gibi makina ithalatçılarını yadırgıyorlar ve ülkemizin kaynaklarını yurt dışına aktardığımızı savunuyorlar. Keşke ithalatını yaptığımız makinalar Türkiye’de üretilebilse ve rantabl olsa… Biz de o zaman yerli üreticiden makina alıp sanayicimize satardık hatta yurt dışına ihraç ederdik. Fakat nasıl ki bugün bir otomobil üreticisi lastik üretmiyorsa bizim ülkemiz de her makinanın üretimini yapmıyor veya rantabl olmadığı için yapamıyor. Bu nedenle bizler ülkemizin kaynaklarını yurt dışına har vurup harman savurmuyoruz. Bizim ithal ettiğimiz makinaları alan sanayicilerimiz 24 saat o makinalarda üretim yapıyorlar ve ürettikleri malları yurt dışına ihraç ediyorlar. Biz ve bizim gibi büyük makina ithalatçılarını birer kahraman olarak görüyorum çünkü bizler yeni gelişen teknolojileri Japonya, Tayvan, ABD, Almanya, İsviçre, İtalya gibi ülkelerle aynı zamanda sanayicilerimizin hizmetine sunuyoruz. Çok eski yıllarda Almanya gibi ülkelerin kullanıp bizlere sattıkları eski teknolojilerle üretim yaparken, bugün onlarla aynı zamanda, hatta çoğu zaman onlardan daha önce gelişen teknolojiyi ülkemize kazandırıyoruz. Kısacası yerli makina kullanımına bizler de destek veriyoruz fakat bizlerin vermiş olduğu hizmete de saygı gösterilmesini istiyoruz.Son olarak ABD ve Avrupa ülkelerinde baş gösteren kriz Türkiye’ye sizce ne kadar yansır? Türk ekonomisinin önümüzdeki bir yılını nasıl görüyorsunuz? Türkiye’de eskiden günlük yaşardık. Zamanla bu süre uzadı ve daha geniş planlar yapmaya başladık. 2008 kriziyle tekrar planlama sürelerini kısaltmak zorunda kaldık fakat bu sadece Türkiye’nin değil dünyanın sorunu. İyi ki 2001 krizini yaşamışız ve eksik olan yönlerimizi tamamlamışız. İyi ki bankacılık sistemimizi bir nizama sokmuşuz. 2001 krizi sayesinde 2008 krizini kolay atlattık diye düşünüyorum. Global krize gelince; Amerika’ya kolay kolay bir şey olmaz diye düşünüyorum. AB ülkelerinin bazılarının çok zor durumlara girmesi olasılık dahilinde… Bu ülkelerin içine düşeceği sıkıntılar belli ölçülerde bize de muhakkak yansıyacaktır fakat mesela Yunanistan ekonomisinde oluşacak derin bir krizin de ülkemize çok zarar vereceğini zannetmiyorum. Ticaretimiz olan ülkelere göre durum değişecektir. Ben Türkiye’nin dinamiklerinin sağlam olduğunu düşünüyorum ve Başbakanın yeni Pazar arayışlarını yerinde buluyorum… 2012 yılının 2011’e benzer bir yıl olacağını, 2013 yılının ise ülkemiz açısından daha durgun geçeceğini düşünüyorum. Bu içerik 18349 defa okundu. DİĞER HABERLER Sivkon Sivas Konfederasyonu 3. Olağan genel kurulunda Metin Yarım Başkanlığında liste seçimi ile devam. Şenel ÇOBANOĞLU, ZASİAD’ın 6. Dönem Başkanı olarak seçildi.DİVSİAD GENEL KURUL“50’den fazla ülkeye Paslanmaz çelik ihraç ediyoruz”Demir Çelik Ürünlerinde Güvenilir Çözümler“Yeni fabrika yatırımlarımızla pazar payımızı arttırmayı hedefliyoruz”DİVRİĞİ’Lİ ÖĞRENCİLERE TABLETLER TESLİM EDİLDİAnkara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı Projesi’nde performans testleri başladıSivas'ın Pamukkale'si Altınkale hizmete açıldıSivas Ticaret ve Sanayi Odamız (STSO) Şubat ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Çetin Yıldırım başkanlığında gerçekleştirildi.